Bu yazıyı günümüzün en önemli savaş fotoğrafçısı olan, kendisini dinlerken yaşadıklarını, gördüklerini ses tonundan okuyabildiğiniz James Nachtwey‘i henüz tanımayanların kendisi ile tanışması için yazdım. Web sitesine gidip fotoğraflarını görüntüleyin, bu utangaç insan hangi hikayeleri bize ulaştırmaya çalışmış araştırın istedim. Bu adam sırf içerisindeki insan sevgisi ve samimi merhamet ile daha çok kişi tarafından tanınmayı hak ediyor bence.


James Nachtwey fotoğraf çekerken.

1984’ten bu yana da Time Dergisi’nin sözleşmeli fotoğrafçılarından birisi olan Nachtwey, El Salvador, Nikaragua, Guatemala, Lübnan, Batı Şeria ve Gazze şeridi, İsrail, Endonezya, Tayland, Hindistan, Sri Lanka, Afganistan, Filipinler, Güney Kore, Somali, Sudan, Ruanda, Güney Afrika, Rusya, Bosna, Çeçenistan, Kosova, Romanya, Brezilya da dahil olmak üzere dünyanın dört bir tarafındaki trajediler ve krizler arasında onları görüntülemek ve bizlere ulaştırmak için mekik dokuyan bir fotoğrafçı. Ortaya çıkardığı işler bazen dünya çapında ses getirmiş ve yardımseverleri harekete geçirmiş, bazen hasır altı edilmiş ya da görmezden gelinmiş. Bir savaş fotoğrafçısı olarak savaş alanında insanlığı temsil eden bir gözlemci gibi oradan oraya gitmeye devam ediyor.


Bosna, 1993. Mostar’daki etnik temizlik sırasında müslüman komşularına ateş eden bir Hırvat, © James Nachtwey.

Kendisi ile ilgili War Photographer isimli bir belgesel var. Fotoğrafçı olsun olmasın her dünya vatandaşının izlemesi gerektiğini düşündüğüm bir belgesel bu. Geçen gün YouTube’de bu belgeselin 3 dakikalık bir kısmına denk geldim. Bu üç dakikalık kısım James Nachtwey’in yaptığı şey ile ilgili düşüncelerini ihtiva ettiği için belki de belgeselin en önemli üç dakikası (fakat tamamını izlemenizi şiddetle tavsiye ederim):

Ayrıca Nachtwey’in mesajı İngilizcesi zayıf olanlara da ulaşabilsin diyerek bu videoda söylediklerini Türkçe’ye çevirdim:

Neden savaşı fotoğraflamak?

Tarihin başlangıcından bu yana var olan bir insan davranışına fotoğraf ile son vermek mümkün olabilir mi? Bu düşünce gülünç derecede anlamsız görünüyor. Fakat beni motive eden, işte bu biricik düşünce idi.

Bana göre fotoğrafın gücü insani hisleri ateşlemesinde yatıyor. Eğer savaş bir ‘insaniyeti yok sayma girişimi’ ise, fotoğraf savaşın zıttı olarak algılanabilir ve doğru kullanılırsa savaşın panzehiri içerisinde etkin bir karışım maddesi olarak kullanılabilir.

Eğer bir birey, dünyanın geri kalanına neler olup bittiğini ulaştırabilmek için kendisini savaşın ortasına atma riskini göze alıyorsa, bu kişinin bir açıdan barış için müzakere etmeye çalıştığı düşünülebilir. Belki de savaşın devamından sorumlu olan kişilerin etrafta fotoğrafçı olmasından hoşlanmıyor oluşlarının ardındaki neden budur.

Oradayken deneyimlediğiniz şey aşırı derecede doğrudan. Oradayken gördüğünüz şey, bir sonraki sayfasında rolex saat reklamları olan bir derginin bir sayfasında yer alan, on binlerce kilometre uzaktan gelen bir görüntü değil. Gördüğünüz şey ilaçsız bir acı, haksızlık ve çaresizlik.

Eğer insanlar yalnızca bir kereliğine bile olsa beyaz fosforun bir çocuğun yüzüne ne yaptığını, ya da tek bir merminin çarpması ile ortaya çıkan tarifsiz acıyı, ya da keskin bir şarapnelin bir kişinin bacağını nasıl da kopardığını orada olup görebilseler, eğer insanlar yalnızca bir kereliğine dahi olsa yaşanan acıyı, üzüntüyü orada olup görebilseler, olayların bu noktaya gelmesine izin verilmesine sebep olan hiçbir kazancın bırakın binlercesini, yalnızca bir insanın dahi bu acıyı yaşamasına değmeyeceğini anlayabilirlerdi.

Fakat herkes orada olamaz. İşte bu yüzden fotoğrafçılar oradalar; insanlara göstermek, uzanıp onları yakalamak ve yaptıkları şeye ara verip olan bitene ilgi göstermelerini sağlamak, genel medyanın yatıştırıcı etkilerinin arasından sıyrılıp meydana çıkacak kadar güçlü fotoğraflar yaratıp insanları sarsmak, protesto etmek ve bu protesonun gücü ile diğerlerini de protesto edecek noktaya getirmek için…

Bu arada kendisi TED 2007 ödülünü kazandı, anlatmak istediklerinin daha fazla kişiye ulaşması için TED’in resmi desteğini de arkasına almış oldu bu sayede. Eğer ilgilenirseniz ödül alan konuşması burada, fakat ne yazık ki Türkçe’si yok.